Her çocuğun eşsiz ve kendisine özgü bir doğası olduğunu biliriz.

Çocuğun güçlü karakter gelişimini sağlamak için “fiziksel ve ruhsal hijyene” ihtiyaç vardır. Bu durumda yetişkinlerin başlıca görevi çocuğun içindeki yeteneği ve gücü uyandıracak şartları sağlayarak gelişim sürecine destek olmaktır.

Montessori felsefesine göre hazırlanmış ortamlarda çocuklar istedikleri materyalle, istedikleri zaman, istedikleri yerde calışırlar. Çocuk önceden uygun şekilde hazırlanmış bir ortamda özgürce faaliyet göstererek yeteneklerini geliştirme, kendi onuru içerisinde bireyselleşme ve sosyalleşme imkanına sahip olur.

 

 

 

Montessori Eğitim felsefesinin ana sloganı: “Kendim yapabilmem için bana yardım et.”

Bu ifade, çocuğa kendi deneyimlerini yapması için fırsat tanımak ve bunu gerçekleştirebilmesi için gerek duyduğu olanakları sağlamak anlamına gelir.

Eğitimciler dikkatli gözlemlerle çocuğun seviyesine ve ilgisine uygun ortam ve materyaller hazırlayarak bu keşif serüvenine refakat ederler. Çocukların belli konuları çok çabuk öğrenecekleri duyarlı gelişim dönemleri vardır. Eğitimciler bu dönemlerde çocuğun belirli bir öğrenme içeriğine karşı gelişmeye çok açık olduğunu bilir ve ona göre en uygun ortamı ve materyalleri hazırlarlar.

Serbest çalışma Montessori eğitim felsefesinin en önemli noktasıdır. Burada çocuk neyle meşgul olmak istediğine ve kimle olmak istediğine kendisi karar verir. Serbest karar vermek çocuğun iç disiplinine de yardımcı olur. Bunun sonucunda sakin ve gergin olmayan bir atmosfer oluşur.

Montessori eğitim felsefesi bireysel zekaya dayalı ve yaratıcı problem çözme becerisini teşvik eder. Amaç güçlü bir kişilik ve öz denetimin oluşmasıdır.

Özet olarak diyebiliriz ki bu eğitim felsefesinin uygulandığı okullarda yetişen çocuklar hayata daha iyi hazırlanma konusunda daha uygun bir ortama sahip olurlar.